VERGİ KAÇAKÇILIĞI SUÇU
Vergi kaçakçılığı suçu Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde Vergi Usul Kanunu’na göre düzenlenen veya tutulan ve buna ek olarak saklanması ve ibraz edilmesi gereken defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak suçu oluşturan fiiller ve cezaları 4 grupta düzenlenmiştir
VERGİ KAÇAKÇILIĞI SUÇUNU OLUŞTURAN FİİLER VE CEZALARI
1) Vergi Kanunu’na göre düzenlenen veya tutulan ve buna ek olarak saklanması ve ibraz edilmesi gereken defter ve kayıtlarda;
-Hesap ve muhasebe hileleri yapanlar
-Gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar
-Defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler
-Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler
-Defter, kayıt ve belgeleri gizleyenler. Defter, kayıt ve belgelerin gizlenmesi, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle (“bir kimsenin verdiği sözü temin veya sözünün doğruluğunu tasdik için kanun ile muayyen sözleri söylemesi veya hareketleri yapması”) sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi olarak karşımıza çıkar.
-Defter, kayıt ve belgeleri içerik (Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan) itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar hakkında on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri
-Yok edenler,
-Defter sayfalarını yok edenler,
-Defter sayfalarını yok ederek yerine başka yaprak koyanlar,
-Belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler
-Belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyerek kullananlar ise üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3) Vergi Kanunu hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
4) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran,
5) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, donanım veya yazılımını değiştiren,
Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın;
- Ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen,
- Cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen,
- Ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler hakkında
Üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Vergi kaçakçılığı suçunu oluşturan bu filler sonucunda verilen cezadan indirim halleri ve bu ceza indiriminden faydalanabilmek için gereken şartlar yine Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde belirtilmiştir. Bu maddede düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme donemi içinde aynı suç isleme kararının icrası kapsamında islenmesi halinde, zincirleme suç oluşmuş olur ve suç oluşturan her bir fiile tek tek ceza verilmez, onun yerine tek bir ceza verilerek Türk Ceza Kanunu’nun 43 . maddesi uyarınca verilecek olan bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılır.
VERGİ KAÇAKÇILIĞI SUÇUNUN CEZASINDA ZAMANAŞIMI
Vergi kaçakçılığı suçu bakımından cezanın infazı ve dava açma süresinde zamanaşımı bakımından farklılık vardır. Cezanın infazı bakımından zamanaşımı süreleri Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenirken, dava açma süresi bakımından Türk Ceza Kanunu’nun düzenlediği genel zamanaşımı süresi uygulanır. Yine tarh ve tebliğ olunmayan vergiler bakımından zamanaşımı Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın basından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. (VUK Md. 114)
1. Cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten;
2. Cezaya karşı dava açılmışsa, vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden:
Başlayarak bir ay içinde ödenir. (VUK Md. 368)
Belirtilen fiiller ve cezalarının kesilmesi bakımından kanunda belirtilen süreler geçtikten sonra zamanaşımı gerçekleşir ve vergi cezası kesilmez.
Bu süreler kanunda şu şekilde belirlenmiştir;
Vergi zıyaı cezasında cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden; Vergi Kanunun 353 ve mükerrer 355 inci maddeleri uyarınca kesilecek usulsüzlük cezalarında, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıl; usulsüzlükte, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak iki yıl;
Ancak 336’ncı madde hükmüne göre vergi zıyaı cezası ile usulsüzlüğün birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi zıyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi içinde kesilir.
Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edilmesiyle zamanaşımı kesilmiş olur.
Vergi kaçakçılığı suçunda dava açmak için ise dava açma zamanaşımı süresi Türk Ceza Kanunu’nda belirlenen genel zamanaşımı süresi olarak beş yıldır. Dava zamanaşımı kesen sebeplerden birinin varlığı halinde ise bu süre en fazla yedi yıl altı ay olarak belirlenmiştir.
VERGİ KAÇAKÇILIĞI SUÇUNDA ŞİKAYET VE UZLAŞMA
Vergi kaçakçılığı suçu devletin veya kamu idaresinin gelir kaynaklarına zarar verdiğinden dolayı Devlet Hazinesi karşı işlenen bir suç tipidir. Bu sebeple Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde düzenlenen vergi kaçaklığı suçu uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almaz.
Vergi kaçakçılığı suçu şikâyete tabi bir suç da değildir. Bu suç tip yetkili makamlar tarafından re ’sen yani yetkili makam tarafından kendiliğinden şikâyete tabi olmaksızın soruşturulur. Bu suçun soruşturma usulü Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddelerinde gösterilmiştir.
Yaptıkları inceleme sırasında 359. maddede yazılan suçlardan birinin işlendiği tespit eden Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları veya inceleme yetkisi bulunan memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesi mecburidir. İlgili suçun gerekçeli bir şekilde işlendiği kanısında olan Cumhuriyet Başsavcılığı hemen ilgili vergi dairesine haber vererek inceleme talep eder. Kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanması şartı aranmamaktadır.
Vergi kaçakçılığı suçu ülkemizde de sıklıkla işlenen suç tiplerinden biri olup bu sebeple suçu oluşturan fiiller ve cezaları, cezaların uygulanma usulü büyük önem arz etmektedir. Vergi kaçakçılığı suçu Türk Ceza Kanunu’nda özel bir suç tipi olarak Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddelerinde bu suç tipinin unsurlarıyla birlikte detaylı bir şekilde ele alınır.
- Yargıtay Kararı – 11. CD., E. 2021/4149 K. 2021/8545 T. 114.10.2021
MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ: Sahte fatura düzenleme
HÜKÜMLER: Mahkûmiyet
Sanık hakkında “2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme “suçlarından açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, 2009 yılında … isimli şahısla birlikte iş yeri açtıklarını, ancak resmi işlemlerin … tarafından yapıldığını, faturaların … tarafından düzenlendiğini, sahte fatura düzenlenmesi konusunda bilgisinin bulunmadığını beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1)Suça konu faturaların asıllarının, sanığın veya faturaları kullanan mükelleflerin bağlı bulundukları vergi dairesi müdürlü lüklerinden getirtilmek suretiyle, sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını ve …’a ait olduğunu söylemesi halinde; ismi bildirilen kişinin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılması, duruşmada çekinme hakkı hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
2)…’ıh da faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; sanık ve bu kişinin temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
3)Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ya da …’a ait olmadığının anlaşılması veya faturaların asıllarının temin edilememesi halinde ise;
a) Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
b) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
c) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak Cm’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükümleri kurulması,
4)Kabule göre de vergi suçu raporu ve mütalaaya uygun olarak sanık hakkında sahte fatura düzenleme suçundan kamu davası açıldığı, sahte fatura kullanma suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu gözetilmeden, “sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suretiyle vergi kaçakçılığı” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle hükmün karıştırılması,
Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CM UK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 14.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Vergi suçları kişilerin hem özgürlüğü hem de maddiyatı bakımından oldukça önemli sonuçlar doğurabilecek suçlar olup, çalışacağınız avukatta özel olarak vergi suçlarıyla ilgili mutlaka uzmanlık gerektiğini düşünmekteyiz. Bu yüzden de vergi suçlarıyla ilgili olarak gerektiğinde mutlaka iyi bir ceza avukatından destek almanızı tavsiye ederiz.
KAYNAK : Av. Burak Temizer- Burak Temizer Hukuk Bürosu- Nişantaşı Şişli İstanbul