Kamu Görevlileriyle İlişkisinin Olduğundan, Onlar Nezdinde Hatırı Sayıldığından Bahisle ve Belli Bir İşin Gördürüleceği Vaadiyle Aldatarak, Başkasından Menfaat Temin Etmek Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi

TCK m.158/2’de düzenlenen bu nitelikli halin oluşabilmesi için iki koşulun birlikte varlığı aranmaktadır. Bunlardan ilki, failin kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan ya da onlar nezdinde hatrının sayıldığından söz etmesi, diğer koşul ise; belirli bir işi gördüreceğini vadederek mağdurun ya da bir başka kişinin zararına olarak menfaat temin etmesidir. Örneğin;

Yargıtay 15.CD, 09.10.2019, E:2017/6326, K:2019/9647,

 “Sanığın, katılana eski TOKİ Başkanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı …’ın yeğeni olduğunu, AK Partide çeşitli sosyal etkinliklerde, seçim çalışmalarında görev aldığını, Eskişehir, İstanbul, Ankara, Trabzon gibi illerde yerel ve milletvekili çalışmalarını organize ettiğini, siyasette ve kamuda çok çevresi olduğunu, bir çok işlerde danışmanlık yaptığını söylediği, katılanın da işyerini kapattığından ve Kütahya ili … ilçesinde Termal Turizm ruhsatlı bir arazide inşaat yapabilmek için kredi almayı düşündüğünden bu hususu sanığa söylediği, sanığın bu konuda Avrupa Birliği destekli krediler olduğunu ve bu kredilerden faydalanabileceğini, kendisinin de komisyon karşılığı kredinin çıkması konusunda halledeceğini söylediği, katılanın sanığa, sanığın çeşitli masraflar adı altında istediği, gerek bankamatik kartına para yatırmak suretiyle, gerekse sanığın bildirdiği hesap numaralarına para havalesi yapmak suretiyle toplam 25000 TL para verdiği, bu suretle sanığın üzerine atılı kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğu ve onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle belli bir işin görüleceği vaadiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanığın savunması, katılan ve tanık beyanları, mesaj tutanakları, makbuzlar ile dosya kapsamından sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş,”

Dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren bu nitelikli hali bağlı hareketli suç olarak ifade edilmektedir. Yargıtay dolandırıcılık suçunun bu nitelikli haline ilişkin birtakım kriterler belirlemiştir. Bu kriterler Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 13.03.2018 tarihli 2017/36446 E, 2018/1719 K. sayılı ilamında özetle şu şekilde belirtilmiştir.; “TCK’nın 158. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bu düzenlemeyle, failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatrı sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere, para veya başkaca menfaat almak, kabul etmektir. Kamu görevlisi, TCK’nın 6. maddesinde tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için, suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün, yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti, suçu nitelikli hâle getirmiştir. Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı, ya da o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkarı ….Başsavcısına, …kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının, Kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK’ nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza, failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi, basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.”

Bu açıklamalar doğrultusunda bu nitelikli halin uygulanmasında failin soyut olarak kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğunu ya da onlar nezdinde hatırlı olduğunu söylemesinin yeterli olmadığını, belirli ya da belirlenebilir bir kamu görevlisinin varlığının gerektiğini ve yine suç konusunun resmi niteliği haiz bir iş olması gerektiğini ifade etmek gerekir. Örneğin;

Yargıtay 23.CD, 15.04.2015, E:2015/1622, K:2015/650

“Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hâkimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacaktır. Keza, failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp mağdurun tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde, eylemi basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır… Sosyal Güvenlik ve İnsan Kaynakları adlı işyerinin sahibi olan sanığın, işyerine gelen ve emekli olmak istediğini söyleyen katılana,… SSK Bölge Müdürü’nün arkadaşı olduğunu, kendisini emekli edeceğini, …’da görevli müdürleri yemeğe götürüp işi davasız halledeceğini söyleyip masraflar için ilk aşamada 1.500 TL parasını aldığı, daha sonra ise işinin bitmek üzere olduğu söyleyip 5.000 TL daha alarak hileli hareketlerle menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, eylemin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir”

Bu nitelikli halde mağdurun da özde iyi niyetli olmadığını belirtmek gerekir. Ancak mağdurun iyi niyetli olmaması, işini kısa sürede resmi engellerle karşılaşmadan, duruma göre haklı ya da haksız bir şekilde gördürmeye çalışmış olması failin hileli davranışları neticesinde aldanmadığı ya da özgür iradesinin sakatlanmadığı anlamına gelmemektedir. TCK m.255’te düzenlenen nüfuz ticareti suçu ile aralarında benzerlikleri olan TCK m.158/2’de düzenlenen bu nitelikli halin farklılıklarını da belirtmek gerekmektedir. Nüfuz ticareti suçunda tarafların haksız bir işin gördürülmesi konusunda karşılıklı anlaşmaları söz konusu iken, TCK m.158/2’de belli bir işin gördürüleceği vaadiyle mağdurun aldatılması söz konusudur. Nüfuz ticareti suçunda gördürülecek işin haksız olması şarttır. TCK m.158/2’de ise gördürülecek işin haksız olma şartı aranmamaktadır. Nüfuz ticareti suçunda menfaat kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle temin edilirken, TCK m.158/2’de kamu görevlisi üzerinde hatırı sayıldığı iddiasıyla temin edilmektedir. Nüfuz ticareti suçunda yasal bir zeminde olmadıklarının bilincinde olan tarafların her ikisi de fail konumunda olup cezalandırılmakta iken, TCK m.158/2’de menfaati temin eden kişi mağdur konumundadır. Tezcan / Erdem / Önok, s.842.

Spesifik bir dolandırıcılık hali olan böyle bir olayla karşılaşan mağdurların mutlaka bir uzman ceza avukatından yardım alması, bir başka deyişle ceza hukukunda uzman bir hukuk bürosuyla çalışması gerekmektedir. Aksi takdirde suçun yanlış tasnif edilmesi, eksik iddianame hazırlanması ve hatta takipsizlik kararı ile karşılaşılması söz konusu olabilecek, sanık tarafından yargı baskısı ile zararın giderilmesi ihtimali ise ortadan kalkmış olacaktır.

Avukat Burak Temizer- Burak Temizer Hukuk Bürosu- Nişantaşı Şişli İstanbul

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir